Tükenmek bilmeyen kaprislere bir son vererek işimden ayrıldım. 1 hafta oldu. So far so good. Kurumumda sevilen, sayılan biriydim - öyle de kaldım. Şimdi yazın keyfine bakacağım. Boş durmak yok tabii. Babamın yanında işe başladım bile. En azından azıcık da olsa onun işine yarayabilirim. Ama itiraf edeyim; çok keyifliyim...İşsizlik oranına katkım oldu ama bu hükümetin aleyhineyse, ben zaten hoşnutum bu durumdan. hehehehe...
Yalnız bu boşluğu iyi değerlendirmek lazım. Yapılacakların listesini çıkarttım. Aklımda kalan Tanya ve Ersin ziyareti. Hala gerçekleştiremedim. Ama olsun, onlar çok özel insanlar ve kapıları bana her zaman açık. Öyle hissediyorum onlarla. Onların da öyle hissettiğini biliyorum. Birbirimize karşı olan görevlerimizi biliyoruz. Gerçek dostluk, karşılıklı sevgi ve saygı bu olsa gerek. Şebnem için de aynı şey geçerli. Onlar hep oradalar benim için. Bunu hissetmek ayrıcalıklı bir duygu.
Yapılacak listeme geri dönersek, Tanyalara ev ziyareti ve balık roka rakı olayımız var. Bu hafta içinde babamın ofisinde yapacağım bir iki değişiklik var. O değişikliklerin bir kısmı bitti. Çarşamba akşamım (dün) çok sevdiğim bir arkadaşımın - Ali - doğum günü gecesiydi; ki Moda Deniz klubünde kutladık. Perşembe akşamı (bu akşam) Cemil'in annesinin doğum günü yemeği var. Sonra Cuma banka işlerim ve valiz toplama işlemi...Türkiye maçı da var ayrıca. Burada bir iki kelime etmeden duramayacağım; Pazar akşamı 15 dakikada atılan 3 gol sayesinde sesim hala kısık. İnsanların milli takımımız için söyledikleri, Fatih Terim için söyledikleri umurumda değil. Bir, kimin umurunda bilmem kaç dakika futbol oynamadıysak; futbol dolu dolu 90 dakikadır. İkincisi Fatih Terim şöyle böyle hata yapıyormuş, nasıl bir hata bizi çeyrek finale taşıdı ki? 2 x 2= 4 ise, milli takımımızın ve Galatasarayın en başarılı dönemlerinde hep Fatih Terim imzası var. Türkiye'nin en başarılı bireylerinden birisi benim için. Gerisi boş... Neyse konumuza dönersek, Cumartesi Marmaris ve oradan Rodos'a gidiyorum. Bir hafta yokum. Cemil ile birlikte yelken yarışına gireceğim. Ultra heyecanlıyım. Hiç yarışta bulunmamıştım.
Döndüğümde Tanyalar da müsaitse, onlara yapacağım bir ev ziyareti (bu ziyaret başka başka kutlamaları gerektiriyor ayrıca - oh oh!); sonrasında Londra kaçamağı ve belki annemle birlikte Prag yolculuğu var. Yasemin de belki bir yerlere gitmek isterse, onunla birlikte bir yerlere gitmeyi çok isterim. En çok onunla eğleniyorum açıkça... Belki Milan, belki Venedik...Ya da Los Angeles - yeniden... Bakalım... Aralarda ofisde işlerim. Babam içinde iyi oldu. Devamlı birlikteyiz. Ve belki de yabancı müvekkilerinin ofis işlerinde işe yararım.
Ben ne yapacağım derken bir anda doluverdi günlerim. Ayrıca yazın da tadını çıkarmayı planlıyorum. Kısacası negatifliği üzerimden atmış durumdayım. Bu arada kötü bir gelişme hayatımda: Günde 2-3 adet sigara içiyorum. İş durumlarımda başladım. Daha doğrusu sarıldım sigaraya...Ancak koşmaya aynen devam, hatta şimdilerde Kathy Smith diye bir hatunun dvd si ile hemen hemen haftanın hergünü evde jimnastik yapıyorum.
Senelerdir ablam önerirdi. Çok sevdim bu kadını. Tavsiye ederim. Amazon'dan sipariş edebilirsiniz. Jimnastik koleksiyonuma ekledim hemen. 3-4 senedir Hot Pants Workout yapardım; şimdi Kathy Smith Ultimate Body Sculpting...En sevdiğim dvd'ler...
Ama en keyiflisi hala koşmak. Sabahları ter atmak gibisi yok. Denizin yanında, kulağımda müziğimle koşmaya bayılıyorum. O kadar seviyorum ki, ayağımı burktuğumda da tam iyileşmesini beklemeden koşmaya başlamıştım. Burkulan bileğim hala çok şiş. Ama acı yok...
Güzel haberlerim de yok değil. Ama hepsini zamanı gelince teker teker anlatırım. Şimdilik bu kadar... Döndüğümde görüşürüz millet! Kendinize iyi bakın!