21 Temmuz 2010 Çarşamba

Tuzla Tuzla

Annem ve babam sağolsun! 1 haftadır onların evinde, Tuzla'da kalıyoruz. Tam anlamıyla tatil yapıyoruz da diyebiliriz. Gündüzleri Maral ya evde havuza giriyor, bahçede koşuşturuyor, Maya (Vitonun can arkadaşı canım köpeğimiz) ile oynuyor, ya da evimizin 2 adım ötesinde, kanımca Istanbul'un en iyi klubü olan Istanbul Mercan Yuvası tenis klubünde denize giriyor, tenis oynayanları seyrediyor, ve akşamları güneşin batışına nazır, denizin dibinde bizimle akşam yemeği keyfi yapıyor... Tekne tatilinden çok daha iyi oldu bu şimdilik. Bir defa Maral için süper oldu, koşacak alan, keşfedecek çok şey var... Dişleri de 5 oldu. Öyle çil çil de terlemiyor burada...

Özetle, biz burada Tuzla da evimizde çok mutluyuz. Nefes alıyoruz. Gündüzleri annemlerde bizi ziyaret ediyorlar, Yasmin'de yüzmeye gelecek haftanın 3-4 günü...

EEeeee, limonatayı yaptık biz! Hem de içinde biraz cin ve biraz da vodkası var!!!

Resimler çok yakında!!!

13 Temmuz 2010 Salı

Yaz bitti!

Geçtiğimiz Cuma akşamı Cemili bavulumuzla beraber Marmaris'e yolladık. Pazar sabahı orada buluşmak üzere... Bende Cumartesi akşamı çok gitmek istediğim bir partiye gidecektim, pazar sabahı da kızımla beraber uçağa binip Cemilin yanına gidecektik. Herşey planlandı. Cumartesi öğlene kadar herşey şahane idi. Tam laylaylomluk bir durumdu... Keyfimi anlatamam. O kadar iyi hissediyordum ki kendimi, nerdeyse midemde kelebekler uçuşuyordu - yani sanki....

Ama ne yazık ki yazı kapattık. Bu yaz da denizin, güneşin, tekne tatilinin hayali kaldı. Cemil Cumartesi sabahı 3 ay evvel ameliyat olduğu aşil tendonunu yeniden kopardı. Daha doğrusu yeniden koptu ve Cumartesi gecesi apar topar İstanbul'a döndü. Boğazımda bir tıkanma var, hala... Hem Cemile üzülüyorum hem kendimize... Aman sağlık olsun, en önemli şey sağlık diyorum kendi kendime ama hala olayın şokundayım. Dün sabah yine ameliyat oldu Cemil. Bugün de Maral ile birlikte ziyaret edeceğiz. Bu sefer daha da zorlu bir iyileşme dönemi biz bekliyor. Hemde yazın tam ortasında.

Yani neymiş? Hayatı olduğu gibi kabul etmek lazımmış, ve limonu bir şekilde limonata yapmak! Ama moraller bu kadar bozukken neyi nasıl yapacağım bilmiyorum... Talihsizliğin böylesi yani... Çok üzgünüm. Çok!

6 Temmuz 2010 Salı

Kısa kısa....

Pazar Marmaris yolcusuyuz. Cemil 1 gün önceden gidiyor. Bize hazırlık yapacak. Alışveriş ve tekneyi hazırlama. Pazar sabahı kızımla beraber Marmaris'e inince hemen, hiç vakit kaybetmeden tekneye binip açılacağız. Böylelikle, marinanın o rezil kepaze sıcağında hiç durmak zorunda kalmayacağız. Bu sefer tecrübeliyim. yanıma boşyere götürmüş olduklarımı bu sefer götürmeyeceğim. Ama götürmüş olmayı dilediklerim var tabii... Neyse bir hafta daha yokuz buralarda...

Bu arada bu sivrisineklerin durumu nedir? Dün gece 2'den itibaren hiçbir ilaca oralımısın demediler. Kulaklarımın üzerinden inişler kalkışlar yapıldı. Sanki kafam Sabiha Gökçen havalimanı! Ama şaka değil, hiç uyutmadılar... Birde evin her yerinde kelebekler var. Daha doğrusu geçen hafta evin içi kelebekler vadisi gibiydi. Çiftleşme sezonuymuş. Erkek kelebekler dişilerin peşinde... Yaniiii... Daha romantik yerler varken bizim evin içinde neyi nasıl yapacaklar anlayamadım. Bu hafta da birer birer ölülerini topluyoruz... Hayır korkum Maral bizden önce bir tane bulacak ve midesine indirecek... Herşeyi yiyor da... Bir kelebek kalmıştı!!!

Pittbull yasasını kınıyorum. Rezil adamlar. Yani bazı Avrupa ülkelerinde de benzer kararlar vardır da, bizimkilerin bu kararı nasıl uygulayacaklarını biliyorum. Ah zavallı köpekler. Ve elbette en başta ah iğrenç sahipler. Türkiye'de eve köpek alıp da sokağa bırakan ne kadar çok insan/canavar var. Bu insanlardan adam olmaz; e bu kararı alanlardan hiç adam olmaz. Ne olurdu ki yepyeni bir kanun getirselerdi, diğer Avrupa ülkelerine de örnek olabilecek (mesela bütün pittbulllar kısırlaştırılacak, ve her pittbull sahibi her 3 ayda bir rapor verecek falan filan - zaten böyle mecburiyetler pittbulllara olan talebi azaltacaktır ve hiçbir canlı katledilme zorunda kalmayacak falan filan gibi - vergimi veriyorum ben benim yerime onlar düşünse ya bunları); ama bizim millet kendi başına düşünse, düşünmeyi öğrense, ve uygulamalarda ciddiyet ve hassasiyet gösterse, bambaşka yerlerde olurduk. Koyunuz biz koyun...

Bu arada Dünya kupası finalleri geliyor. 4 takım kaldı; Uruguay, Hollanda, Almanya ve İspanya.. Ben sanırım Hollandalıları ve sonra İspanyolları tutuyorum. Umarım ikisi arasında bir final oynanır. Ayreten şu vuvuzelalardan nefret ediyorum. Maç seyrederken arı kovanı gibi ne o öyle...