Gözlükler numaralı değil... Tarz için takılmaya başlandı. Ayağındakiler de benim bile zorlanarak giydiğim topuklu ayakkabılarım...
Laboratuar bize sonuçları yollamamış... Yollasaydı, 21 kasımda bilecektik süt ve süt ürünlerine alerjisinin olduğunu ve gribin bu alejisini tetiklemiş olduğunu... Neyse uzun uğraşlar, doktor ziyaretleri sonucunda, ortaya çıktı. Kızımın en sevdiklerini kestik... Süt, yoğurt, ayran, cacık... Bunun yanında tüm peynirler... Öksürük tamamiyle bitti. 30 Aralık'tan beri hiç öksürmüyor. Hiç ılaç da kullanmıyoruz 3 haftadır... Ama durum içler acısı... Sabah kalkıyor, kahvaltı gevreğini ya su ile ya da öylece kuru kuru yiyor... "Anne süt" dediğinde ilk günlerde ona göstermeden gizli gizli ağladım. Çok zordu. çok. Akşam süt içmek istiyor. Yok kızım Cumhur aldı sütünü diyoruz. Van'daki çocuklara götürdü. Ama merak etme, sütümüzü yaza doğru getirecek" diyoruz... Ya da arkadaşlarımız ve onların çocuklarıyla bir yere yemeğe gittiğimizde, diğer arkadaşlarının yediği peynirleri, dondurmaları istiyince nasıl yalanlar havada uçuşuyor belli değil. Yok o acı, o biber, o ilaç aslında... Olacak iş değil. Her gittiğim yerde aşçılara muhakka tembih ediliyor. Aman makarnayı tereyağı ile pişirme, haşla getir. Aman pilavı tereyağı ile yapma... aman krema koyma, aman içinde peynir olmasın... Birisi kek veriyor, olmaz! Evde su ile pişirilen keki yiyebilir. Kurabiye olmaz. Evde su ile pişirilen kurabiye olur ancak. ya yoğurt! Yoğrtsuz geçen koca bir ay!
Şaka gibi! Ama öksürüğü bitti! 1 aydır rahat rahat uyuyoruz artık!
Neyse sanırım bir kaç aya kalmaz eski halimize döneriz...
Emziği çıkardık hayatımızdan. Cemil'in çok sevdiği bir dostu bizde kaldı. adı Cumhur. Maral da, evimize gelen her misafir gibi onu da çok sevdi. Ama açıkça itiraf edeyim, Cumhur'u kullandım. Cumhur Ankara'ya döndüğü akşam, gece uykusuna yatarken (zaten sadece uyurken kullanıyordu emziğini) bütün emzikleri sakladım. "anne, bişim nerdeeee" dedi panik bir sesle... Emziklere nedense bişi adını taktı MAral. Bak kızım dedim. Cumhur var ya; Cumhur senin bütün emziklerini Van'da depremzede çocuklara götürdü" deyiverdim... Başka şeyler demeyi planlıyordum ama ağzımdan bu kelimeler çıktı. Bende paniğim... ama anne bişilerim dedi. Bak Maral dedim yine sakin sakin... Ve oturdum kısaca Van'daki çocukları anlattım. Ama anne diyince eskiden beri sevmediği emziği çıkardım verdim. Bak dedim bunu Cumhur almayı unutmuş". Aldı ama... Mutsuz mutsuz... Ertesi akşam ananemize gitti kalmaya... Anneme de aynısını söylemesini tembihledim. Ama annem benden daha cesaretli olduğu için o hiç sevmediği emziğinide vermemiş. Yok Maral demiş. Annen çantana koymamış demiş. Maral hiç itiraz etmedi. İşin daha da güzeli benim hikayeyi annem detayla anlatmış. Depremi anlatmış. oradaki çocukları anlatmış. Peki demiş Maralım. Ve hakkaten o gün bugündür hiç istemedi emzik. 2 ay olacak sanırım. Arada bir resimlerini görüyor, "kullanmıyorum artık" diyor.
Ve emzik maceramız son buldu.
Ayrıca bez dönemi de biteli bayağı bir zaman oldu... Hiç uğraşmadım Marala don giydirmek için. Açıkça kolayıma da geliyordu. Çiş yaptırmakla uğraşmayı göze alamadım hiç. Hele öksürük dönemlerinde - onca uykusuzlukla... Ama onu da kendi kendine becerdi.
Ve bez maceramızda son buldu...
Yatağından tırmanmaya başladı. Açtık yatağını...Sabahları uyanınca geliyor odamıza...
Ve kapalı yatak dönemimiz son buldu...
Ama...
Ama artık benim emzikli bir bebeğim yok. Bezli bir bebeğim yok... Yatağının içine koyupta gönül rahatlığı ile odasında bıraktığım bir bebeğim yok.Bebeğim yok artık. Çocuk var... Ve neden acele ediyoruz anlayamıyorum... O dönemler çok güzelmiş. Biz anneler niye hep acele ederiz ki.. Aman onu kullanmasın artık, aman böyle olsun artık, hadi bunu da yaptıralım, hadi bunu da çıkartalım... Nasılolsa yaşı gelince hepsi yapıyor...
Evimizde bir bebek yok artık.
Çok şahane bir kız çocuğumuz var, o ayrı... Hemde ne kız...
Ama o günleri çok özleyeceğim.