Devrim Erbil sergisinde
Ufak ufak yoğurda başladık. Henüz bir belirti yok. Öksürdüğü an süt ve süt ürünlerini yeniden keserim. Ama nasıl yedi yoğurdu anlatmak olmaz. Yaşamak lazım. 1 ufak kutu yoğurt tam 1 dakikanın altında yalap şap bitti. Bi daaa... bi daaaa... desede... yeter dedim. Ne olur ne olmaz. Zaten 1 haftadır kahvaltılarda peynir yiyoruz... Aman dedim. Süt için bekleyeceğim. Mayıs ayını bekleyeceğim. Ama bakalım yoğurt beraberinde öksürük getirecek mi?
Bu aralar havalar da güzelleşince bol bol dışardıdayız. Kış boyu evin koridorunda iyice pişen scooter olayımız dışarıda tam gaz devam. İnanılmz hareketler de başladı. Tek ayak havada... Tek ayak yanda havada... Çift ayak scooter da... Bu işi iyi yapıyor artık. Scooter a iyi binebilen ve yaşıtlarından çok daha hızlı gidebilen bir kızım var :) Bana çekmiş. hehehe... Bende bu konularda yetenekliyimdir. Aferin ona. Ayrıca sıcak da gelse, kasksız binmediği için 2 kere bravo...
Sayesinde fransızca öğreniyorum. Sınıfımızdan çoook memnunum. Okuldan almaya gittiğimde, burda kalalım diye gözümün içine bakıyor. Öğle uykuları olmasa... Biz hala öğle uykusu uyuyoruz. Arkadaşlarının hemen hemen hepsi öğle uykusunu kestiler. Ben kesemedim hala. Ne demişler; uyusunda büyüsün. Ve artık hemen hemen her gece biz uyurken yanımıza gelmeye başladı. Hayır çaktırmadan girmese hemen yatağına geri götüreceğim. Ama sabah bi uyanıyorum yanımda fosur fosur uyuyor... Hem hoşuma gidiyor hem de bozuluyorum... Fena durumlar yani...
Seneye tam gün okuldayız. Aynı sınıfta. Hoş 2-3 okula başvuru yaptım. Onlardan haber gelirse işler değişebilir. Ama inanılmaz bir şey bu. Duyan da Türkiye'deki eğitimin çok süper olduğunu sanır. Fiyatlar almış başını gitmiş. Okullar da öyle bir halt yok. Sistem desen belli değil. Ne iş anlamadım millet kuralar, bekleme listeleri ile uğraşıyorlar... Takmıyorum kafayı ben. Nerede okursa... Biz uzun vadede burada olmayacağız. Ve şimdilik bu konuya burada nokta koyuyorum.
Olaylar yakında netlik kazanacak, o zaman paylaşırım.