12 Ekim 2011 Çarşamba

Kahvemi yudumlarken...

Yaz bitti.

Maral okula başladı. Bu hafta 3. haftamız. Ama hastalıkları sayarsak, aslında 6. günümüz okulda. Ve dün bir; bugün iki... Okuluna alıştı, hocalarına alıştı; arkadaşlarına alıştı. Dün ve bu sabah bana gülerek bye bye diyor. Dün fransızcanın ilk meyvelerini toplamaya başladık. Je mapel Maral diye dolanıyordu evin içinde. Adım Maral demek - miş fransızca... Geçen sene İsviçre ye kayağa gittiğimizde karar vermiştim Maral'a fransızca eğitimini verdirtmeye. Bir dil bu kadar mı yakışır çocuklara. Etrafımda 3 dili ana dili gibi kullanan çocuklar vardı. Tabii ki ana dili gibi konuşması kolay değil. Ama hocası Madame Veronique çok yetenekli biri. Tam bir eğitmen. Gezdiğim okulların neredeyse hepsinde böyle bir eğitmen yok. İlk başta çok sert gelmişti bana ama dur bakalım dedim. Ve şimdi, Maral Madame Veronique'e - ya da Maralın deyimiyle adam Veronique'e öpücük vermeden ayrılmıyor.

Şimdi eve geldim. Bol köpüklü türk kahvesi içeceğim. Ohh koşuşturmadan.

New York'tan döndüğümüz 18 Eylül'den beri ilk defa bu hafta rahat geçiyor. Jet lagdi, okuldu, yaz bitti kış başladı dolap düzenlemek derken... Ekimin ortasına geldik.

Önümde 3 tane randevu var. 3 farklı göz doktoru. Sinan Göker, Zeki Tunç ve Halil Bahçecioğlu. Miyop gözlerime lasik ameliyatı uygulatsam mı uygulatmasam mı? 3 doktorum da görüşünü alacağım; karar vereceğim. Bu ay sonu belli olacak. Şu günlerde % 90 olmayacağım; ama görüşümün değişmesi için 3 doktordan da duyacaklarım önemli. Benim miyopta epeyce ileride. 5.25 :))) Gözlerim lensi bırakmaya başladı. 30 yıllık hayat arkadaşlarımdan ayrılıyorum yani. Ama belki gözlük takviyesiyle kullanmaya devam ederim. Kimbilir...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba
hangi anaokulu bu?
tesekkurler