25 Nisan 2007 Çarşamba

"Ben!"

Dün sabah annemin feryadıyla uyandım. Sağ elinin bileğini kıralı yaklaşık 2 hafta oldu... İlgilenmem gerektiğinden daha az ilgilendiğimi, konuyla ilgili kırgın olduğunu söyledi... Eskiden olsa bana yüz yapar, günlerce soracağım sorulara sinirli ve kısa cevaplar verirdi. Şimdi direkt yüzüme söylüyor. 'Verda neden benimle ilgilenmiyorsun? Neden beni sormuyorsun ve ziyaretime gelmiyorsun?' Tercihimde böyle zaten...Sorunlara ve sorulara doğrudan cevaplama şansının verilmesi.. Dolanmadan, oyalanmadan. 'Sana kızgınım' diyebilmek... Sana kızgınım diyebilen insanların aslında neyi ne kadar istediğini bilen insanlar olduğunu düşünmek lazım...'Senin ilgini istiyorum, bana yeterince ilgi göstermedin, bu yüzden sana kızgınım' diyebildi annem. İğneleyici cümle sarf etmedi. Olayı dolamadan direkt yüzüme söyledi...
Önce üzüldüm ama açıklama fırsatını tanıdı bana.
Herkesin farklı rengi, farklı tercihleri vardır - ok bunu hepimiz biliyoruz da en korkuncu kendini aslında olmak istediği gibi sananlar, kişisel tercihlerini olmak istedikleri karakterlere göre belirleyenler... 'Ben yüzüme konuşulmasını tercih ederim' 'Ben asla başkasının arkasından konuşmam' 'Ben kesinlikle taviz vermem' 'Ben asla affetmem' 'Benim için en önemli şey dürüstlüktür' 'Önce o konuşmasını öğrensin, ondan sonra benimle konuşsun, ben asla ayağına gitmem' 'Ben böyleyim, bunu asla yapmam, asla böyle bir insan değilimdir' ... bla bla bla...Kimin umurunda ki?
Bunları o kadar çok sık duyuyorum ki; çoğu kişi kendini iyi tanımadan, olmak istedikleri kişilermişcesine kendini anlatıyorlar... Ya bi' dur; bulunduğun durum, yaşadığın tecrübeler, farklı kişiler, ortama göre hep mi aynısındır? Ben böyleyim, ben böyle yaparım vs vs leri bırakalı çok uzun zaman oldu. Şu durumda ne yaparsın diye soranlara, 'bilmem, durum olsun bakarız' diyorum uzun zamandır. Ben böyle yaparım, ben şöyle derim, ben bunu kabul etmemleri iyiden iyiye boşverdim.

Ben acıktım; ben yoruldum; benim uykum var; benim canım acıyor, ağrım var; tuvaletim geldi. bir de benim gazım var... Bunlar önemli 'ben'ler kendimiz için...
Mutluyum, mutsuzum, eğleniyorum, sıkıldım, daraldım, dürüstüm, yenilikçiyim, süperim, mükemmelim, berbattım, sinirliyim, zavallıyım, kırgınım, üzgünüm, nefret ediyorum, seviyorum, aşığım, uçuyorum, parasızım, fakirim zenginim., blogum var, köpeğim var, vücudumda leke, burnumda kırık var... liste bitmez...
Tüm bu 'ben'leri ne kadar dolaylı anlatıyoruz, yaşıyoruz, yaşatıyoruz... O yüzden dün sabah annemin bana "kırgınım, kızgınım çünkü ilgilenmedin benimle" cümlesi çok hoşuma gitti... Çok yalın ve dolaysız geldi... Oh biriside olayı dolaylı anlatmadan pat diye yüzüme söyledi. Hayır yüzüme direkt söylenmesinden hoşlandığım için değil!?, kafa patlatmak zorunda kalmadığım için hoşuma gitti...
Vito'da bana tüm bunları gösterdi. Açım yemek ver, yorgunum uyuyacağım, çişim kakam geldi attaya gidelim, kızgınım, seni sevmedim - hırrrrrrrr - herşeyi belli... Kafa yormanıza gerek yok... Amanın kendini anlatmıyor bana... O şöyle yaptı, bu böyle yaptı, sonra böyle dedi, aslında ben kızmam ama bu sefer ki farklı, demiyor.... Ben neysem oyum da demiyor. Duygularını o ana göre belli ediyor... ya o gök gürültüsü gibi hırlamasıyla; ya kuyruğunu sallayarak, ya da kendi ekseninde dönerek...Canımı acıyor? biraz naz biraz kiraz, acıkınca yemeğe devam, yorulunca uyumaya...

2 yorum:

Sebnem'den dedi ki...

tatlııı..ne güzel yazmışsın yine..evet bize net insanlar lazım..lafı dolandırmak daha kırıcı..anneni takdir ettim..seviyorum,sevmiyorum,istiyorum,istemiyorum,desin...ya da yazdığın diğerlerini.inan kimseye kırılmam..sedece öldürme planı yaparım:))şaka şaka..bundan sonra net insanlarla karşılaşma dileği ile..ha bu arada sevgilime hödük derdim,kibarcası net..

Verda dedi ki...

Sen ne tatlı, ne özel, ne güzel bir insansın ya...
İçimden böyle yazmak geldi bugün, yarın daha farklı yazabilirim. Güzellikte bu sanki. İçimizden nasıl geliyorsa, değil mi? Yarın belki bol bol dedikodu - demedikomadı yaparım...
Bak Cumartesi planlar var, sevgilini de al istersen... Geziyoruz ona göre...Nişantaşında parti, oradan nupera, vanna...Ama zaten konuşuruz, değil mi?