24 Nisan 2007 Salı

A glass of wine?


Öyle günler vardır ki, yıllar sonra bile insanlara anlatır anlatır anlatırsınız ve gülersiniz. İşte benim Cumartesi günüm de böyle günlerden biriydi...

Hani çok keyifli geceler olur, ertesi gün uyandığınızda bile 'artçıları' devam eder, işte öyle bir Cumartesi sabahına uyandım.. Cuma akşamım iş çıkışı itibarıyla son derece keyifliydi. Cuma akşamı psikolojisi ile gerek şarabı gerekte kalkanıyla, romantik sayılabilecek bir gece yaşadım...Uzun zamandır böyle bir yemeğin hasretindeymişim, çok iyi geldi açıkçası...


Cumartesi öğlene doğru Nişantaşına vardığımda, çok sevdiğim arkadaşım Şebnem ile Brasserie'de bir kahve içelim dedik... Aklımda kahve içip, kuaföre gitmek vardı. Cumartesi akşamı ya, gece de dışarı çıkacağım ya, illa da saçlarımı yaptırayım dedim. Nerdeee? Sohbetinden zaten çok keyif aldığım Şebnem ile içmeye başladık, akşam saat sekize doğru sanırım 2 şişe beyaz şarabı bitirdik... Brasserie'de en uzun herhalde biz oturmuşuzdur...Konuştuk, dertleştik, beraber ağladık, beraber kahkaha attık. Uzun zamandır bu kadar keyif aldığımı hatırlamıyorum... Hep derim 'o an'dan keyif almasını bilmek lazım. İşte ben de bunu yaptım...


Güneş, şarap, hoş sohbet... Ne sıcak, ne soğuk... Tam kıvamında... Harika bir Cumartesiydi... Kuaför ve gece çıkmak hayal oldu, ama olsun. Şahaneydi. Çok mutlu oldum... Hayatımda çok keyif aldığım zamanlardan biriydi... To be continued Şebnemciğim...


Akşam eve nasıl gittim hatırlamıyorum. Büyük hata. Çok keyifli bir gün çok kötü sonuçlanabilirdi. O kadar alkolle direksiyon başına geçmek büyük hata... Bununla ilgili başımdan çok da hoş olmayan şeyler geçti geçmişimde, onları da başka bir zaman yazarım...

Bir şekilde eve geldim ama, kapıyı zor açtım... Bir de akşam yemek sözüm vardı arkadaşıma, onu da ekmek zorunda kaldım. Bir güzel uyumuşum üzerimde bornozla...

Vito çok kızardı benim böyle hallerime... Eve gelirdim adam resmen uzak durudu benden... Köşesine gider uzaktan uzaktan seyrederdi beni yargılayan gözleriyle... Bana sanki 'eşek kadar oldun, hala içmesini öğrenemedin mi' gözleriyle bakardı... Ayılana kadar öyleydi. Kendi deyimimizle 'atta'ya gidemiyoruz ya, içten içe çok kızardı...


Köpeklerle ilgili en çok da bunu seviyorum. Her gün hiç sıkılmadan aynı heyecanla, aynı yerleri yürümekten müthiş keyif alırlar... Onlar için her yürüyüş, her yemek, her sarılış, her oynama 'en sevdiğim şey'... Ben de onun sayesinde ufak şeylerden keyif almasını, mutlu olmasını öğrendim. Ayda en az bir kere farklı bir yere gezmeye giderdi tabii, ve yaz ayları hafta da en az bir kere...Yeni yerleri görmenin, yeni kokuları almanın mutluluğunu bir köpekte çok rahat görebilirsiniz... Bu da bana müthiş bir keyif verirdi...Şimdi o yokken bunu daha iyi anlıyorum dedim ya, basit bir balık yemek bile çok keyif veriyor; kendi başımayken bile... Ama bu aralar ne kadar şanslıyım ki hep sohbetinden keyif aldığım insanlarla balığımı yiyebiliyorum. Büyük bir lüks... Kahvemi de, şarabımı da sohbeti hoş, dünya tatlısı insanlarla paylaşıyorum...


Nice kadehlere...

2 yorum:

Sebnem'den dedi ki...

HAYATIM,TEKRAR TEKRAR SÖYLEMEKTEN ASLA BIKMAM,HARİKA BİR GÜNDÜ..SÜPPERDİ..HERŞEYDİ..AMA DİKKATLİ OLMAK LAZIM..BUNDAN SONRA BENİMLE NE ZAMAN BULUŞUYORSAN TAXI KULLANACAKSIN.TAMAM MI?CMTESİ PROGRAMINI BENİM SAYEMDE İPTAL ETTİĞİN İÇİN AYRICA ÖZÜRDİLERİM..BU HAFTA ARKADAŞININ GÖNLÜNÜ ALIRSIN ARTIK:))ROMANTİK VE GÜZEL GECELER GEÇİR HEP..HER UYANDIĞINDA HEP MUTLU KALK..BU ARADA ANNEN DAHA İYİ Mİ?BİR DE AKLIMA ŞEY GELDİ..YANIMIZDA OTURANLAR BİZDEN NEFRET ETMİŞ MİDİR ACABA?ÇOK KONUŞTUK YA

Verda dedi ki...

Yanımızda oturanlar sürekli değişti, bunu hatırlıyorum.. Son oturanlarda bizim gibiydi galiba... Bıcır bıcır konuştular :)
Arkadaşımın!? gönlünü pazar günü aldım bile; set balıkta keyif yaptık...Pazartesi işe gelme sorunu olmasaydı, neredeyse mükemmel bir hafta sonu olacaktı. Olsun daha nice hafta sonları bizi bekliyor; diye umuyorum...Ve diliyorum ki seninle vedalaşacağımız zaman şu cümleyi sarf edeceğim:

Şoför bey, beni eve bırakın lütfen!