27 Ekim 2007 Cumartesi

Londra - Cumartesi :))))


Sabah Portobello'ya gidecektim. Ama dün geceden dolayı erken kalkamadım. Sözüm ona koşarak Portobello'ya, Cumartesi pazarına gidecektim, oradan kaldığım yere dönüş, duş vs vs ve giyinip dışarı çıkacaktım... Zaten yağmur yağdı bütün gün...Portobello Pazarı açılmazdı, bir de dün gece yattığımda saat 4'e geliyordu :))...Bir daha ki sefere artık!

Jacob ile Londra'yı bıraktığım zamanlarda "trendy"leşen Sloane Avenue - Draycott Avenue - Walton Street - Beachump Place dörtgeni iyice en iyi restaurantların, barların yeri olmuş. Arap free! Canım arkadaşım Jacob beni almaya geldiğinde, ben yaklaşık 4 kadeh bubbly bubbly yi bitirmiştim :) Oradan Draycott Avenue'de Papillion'a yemeğe gittik. Nasıl özlemişim... Saatlerce konuştuk, güldük...Eski dostun yerini hiçbirşey tutumuyor hakikatende...Ben Türkiye'ye dönüp evlendiğim için büyük bir salaklıkla eski arkadaşlarımla görüşmeyi kesmiştim. Hepsi Londra'da zaten... Neyse, şahane yemek ve şarap ve sohbetten sonra, eski klubümüze bir güzel dans etmeye gittik. Tramps. Hiçbirşey değişmemiş. Garsonları bile :))) Değişen birşey var, o da sigara kuralı....Kalabalıkların dışarlarda toplanıp sigara içmelerine önceleri kızıyordum ama aslında fena da değil. İnsan sigara içmeye çıktığı zaman başkalarıyla da tanışma fırsatını yakalıyor...Hele geceleri bahsettiğim dörtgende yürürseniz geç saatlere kadar renkli görüntüleri yakalama fırsatını elde edebiliyorsunuz...

Bugün geç uyandım. Hemen giyindim dışarı attım kendimi. Önce evimize bakmaya gittim. Biraz hayal kırıklığı oldu ama bir sürü güzel anı, bakımsız kalmış girişi unutturdu. Annemlere şikayet edeceğim. Binamızın dışı çok iyi gözükmüyor...Resimde çektim bol bol - kanıt var yani :)

Oradan yine parka daldım, çiseleyen yağmurun altında ufak tefek işlerim olan Mayfair e kadar yürüdüm. Sonra yine Knightsbridge, Sloane Street ve bayıldığım Kings Road arasında ufak tefek alışverişlerimi yaptım. Öğlen olduğunda okuldan bir arkadaşımla buluşabildim. Ama burada küfür edesim geliyor kendime çünkü fotoğraf makinemin hafıza kartını boşaltmadığım için...Neyse geç öğle erken akşam yemeği yermişçesine oturduk yine sohbet yine sohbet. Öyle güzeldi ki.. Eski okulum Millfield'den bir sürü arkadaşımla buluştuk ve saatlerce son 15 sene de neler yaptığımızı anlattık birbirimize...

Az önce geldim duşumu yaptım ve yine dışarı çıkmak için hazırlanacağım. Kendi kendime de söz vermiştim, muhakkak bir westend müzikaline gideyim diye (Dirty Dancing i çok methettiler) ama bu akşam yerim belli : Nozomi Bar... Londra nın en trendy, en iyi lounge restauratlarından biri... Çok keyifli...Sonrasını bilmiyorum ama çok iyi geçeceğine şimdiden eminim.

Bu gece saatler 1 saat geri alınıyor! Ve ben 1 saat daha fazladan kazanacağım diye çok ama çok mutluyum.

Zamanın değerini bilmek lazım tabii; özellikle iyi zamanların...

Sevgiyle kalım...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

I'm glad you're having a good time.Enjoy our hometown on my behalf as well.London is the only place inworld where you can never be parted even when you're away.Go to GROUCHO's.Love you.Don't forget the prunes.Yazz.

Verda dedi ki...

OMG! The one thing missing.....YOU!