16 Nisan 2008 Çarşamba

Yaz, yaz...Nereye kadar?

Yazar olmak kolay bir iş değil. Hele günlük gazetelerde... Hergün yeni bir konu bulacaksın - ki Türkiye gibi bir ülkede kabul ediyorum konu bulmak zor olmaz - ve onu her kesimin anlayabileceği yalın ve düzgün bir dille yazacaksın. Ya da roman yazarları. Hayal gücün kuvvetli olacak ve hayalindekileri kağıda aktarabileceksin. Kolay değil. Daha doğrusu iyi yazar olmak başka bir yetenek. Herkes yazıyor nasılolsa. Biz bile. Kendi aramızda eğleniyoruz işte...

Geçenlerde film izlerken, filmin yazarlarından daha renkli, daha komplike, daha iyi senaryolar aklıma geldi. Bu ilk değil; hemen hemen her filmde yaşadığım bir şey. Daha doğrusu yaşadığımız. Ablamla birlikte bir film izliyorsam, hayal gücümüz alıp başını gidiyor. Öyle hikayeler çıkıyor ki...

Özellikle Yasemin'den...Öyle fikirler çıkartıyor ki; herkesin büyülendiği sonlar, bize fos geliyor: Bizimkisi daha iyi olurdu, daha çok sürpriz olurdu izleyiciye diye konuşuyoruz arkasından hep!


Acaba dedim; bu çıkardığımız hikayelerden (senaryolardan) birini, sadece birini, kağıda döksek... İş yapar mıyız? Pek kolay değil. Denemeye değer ama kolay değil gerçektende. İleride böyle birşeyi yapar mıyız, yapmaz mıyız; zaman gösterecek... Ama ben Yasemin'in yapmasını isterim. Fikirlerin çoğu onda.

Oturup bu konuyu düşündüm bugün; yazar olmak, kitap yazabilmek ve yazdığın kitabın uluslararası boyutta beğenilmesi. Beğendiğim yazarları düşündüm. Şüphesiz Paulo Coelho en sevdiğim yazarlardan biri. Philippa Gregory var; Stephen King var; Sidney Sheldon var; Tracy Chevalier var; Dostoyevski (tabii ki) var; o kadar çok ki... (nedense hep son okuduklarımın yazarları geliyor aklıma - doğal tabii).


Bir de her eve lazım kitaplar var. Mesela....hmmm... Jules Verne... Shakespeare... Jane Austin... F.Scott Fitzgerald... Homeros... Tolstoy... Goethe... Nietzsche... Dante... Aaaah Dante... Küçükken büyük bir nefretle okuduğum The Divine Comedy. Inferno'sunu sular seller gibi biliyordum, çünkü ders konusu olduğu için okuma zorunluluğum vardı; hem de italyanca. hem de İngiltere'de... Nefret etmek doğal o yaşta tabii. Sadece Inferno'su yok tabii adamın. Purgatorio'su ve bir de Paradiso'su... Şimdi yeniden şöyle bir göz attım. (Internet sağolsun, wikipedia çok yaşa). Adamlar boşuna devleşmiyor. Hayatımızın her alanı böyle adamların hayal güçlerinden kağıda döktükleri ile etkilenmiş. Ne kadar olağanüstü bir durum. Öyle bir hayal gücün olacak; bunu yazabilme kabiliyetin olacak ve en önemlisi 1000 yıldır senin yazdıkların konuşuluyor olacak. Kabul etmek lazım: Yetenek. Bu arada bir yazı da italyanlarla ilgili yazmak lazım. Nasıl bu kadar çok yeteneği çıkartmış... Ne kadar çok italyan yazar, şair, ressam, deha, müzisyen var. Sanatın her dalında öncüler...Neyse...

Okuyabileceğimiz bir dünya kitap var; gezi kitapları, romanlar, biyografiler, yemek kitapları, klasikler, sanat kitapları, bilim kitapları, korku romanları, sağlık, ev, bahçecilik, açıkhava, çiçekçilik gibi kitaplar, ünlülerin sırları ile ilgili kitaplar, politikacıların kaleme aldıkları, ders kitapları, üniversite kitapları, film ve sinema kitapları, çocuk ve bebek bakımı kitapları, spor kitapları, hukuki, mimari kitaplar...Her alandan okuyabileceğimiz kitaplar... Hakkaten de her alanda...

Bu kadar seçenek...

Bunlara bir de bizler eklesek ya? Mesela tecrübelerimizi ya da hayalimizdekileri kısa kitaplar halinde yazsak???Olmaz mı? Dante'nin Cenneti'ni, Cehennemi'ni okuduk, benim cennetim ve cehennemim de okunmaz mı?


Not: Yukarıda gördüğünüz resim Glenn Gallegos diye bir sanatçıya ait. Fantastik, sürrealist (azcık ama çok azıcık Salvador Dali'msi) resimleri seviyorsanız : http://www.amazingartbyglenngallegos.com


6 yorum:

Tanya's dedi ki...

Verdacım,

Blogun yüzü değişmiş ne güzel olmuş...

Yazı yazmak çok keyifli ..bir o kadar da zor aslında..diğer taraftan hepimiz bloglarımızda kenarından köşesinden yazmıyor muyuz kendi cennetimizi cehennemimizi?

Yapın bir film seyredelim biz o zaman hehe

Adsız dedi ki...

İ'd read everthing about you darling.Luv ya...

Verda dedi ki...

Tanyacım,

Arada değişiklik lazım tabii. Cumartesi çok keyifliydi. Bir daha... Bir de birara size gelmek isteriz. Hediyemizi verelim ama di mi?

Fenridal kim ya? Ne alaka geliyor buralara??? Net'te reklamın sonu yok galiba..

İsimsiz. I love you too. Hem de a lot...

Adsız dedi ki...

Hi
You Visit A My Website
http://www.powerpronet.net

Adsız dedi ki...

Hello!
You Visit A My Website:
http://www.powerpronet.net

Adsız dedi ki...

Merhaba!
Bilgisayar Takip Yazılımları Burada:
http://www.bilgisayartakip.net
Çok Ucuz