28 Ekim 2007 Pazar

28 Ekim Pazar Londra :))))))))))

Dün gece uzun yıllardır bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Londra hem aynı hem de çok farklı. Saat 21:30'da Nozomi Bar'da benimkilerle buluşmaya gittiğimde, gecenin mükemmel geçeceği belliydi. Nozomi çok ama çok şahane bir yer. Fusion - Japanese yemeklerinin sunulduğu ama 22:00dan itibaren bara dönüşen bir mekan. Japon ama italyan kültürünün iyiyden iyiye hissedildiği bir mekan. Beauchamp Place küçük bir Floransa olmuş zaten. İtalyanların domine ettiği, ve insanların sigara için çıktıklarında yanyana bulunan restaurantların önünde takıldığı bir sokak olmuş. Gittiğimde hemen bara yöneldim ve kendime vodka-cranberry söyledim. Bu arada üniversiteden Daniele diye bir arkadaşım Nozominin işletmecisi olmuş, o beni tanıdı! - Bu arada değişmemiş olmak güzel bir gelişme :)))) Biraz onunla sohbet ettim, sonra da mekanın Dj'yi ile... Bardakileri bir güzel çekiştirdik. Los Angeles ve Newyorktan tanıdığım bir arkadaşım var, The one Group'un sahibi - Jonathan Segal...Onu da orada görünce... Hmm dedim Nozomi gerçektende iyi bir seçim olmuş şu kısa süreli ziyaretimde... Los Angeles da gitiğimiz bir gece klubu vardı, Hyde Lounge - onun mimarı Lionel Ohayon ile tanıştım. Bir süre clüpleri konuştuk, Aralıkta LA'a geri gidince ziyaret edeceğim daha çok arkadaşım oldu valla! Neyse, tam da benimkiler nerede kaldı derken, Zygi girdi kapıdan içeriye. Zygi de "Camera" adlı bir müzikalin prodüktörlerinden. Londraya bir sonraki ziyaretimde müzikaline gideceğim - söz verdim valla! Gece boyu çok güldük, eğlendik.




Nozomi den Tramps e doğru yöneldiğimizde saatler 1 e geliyordu. Ama olsun "Its only midnight" diye diye yoğun Cumartesi gecesi trafiğini aşarak, Tramps e geldik. Ama ne kalabalık! Hallowen partisi varmış, aman Tanrım!!! Neyse içeri girdik, ve saat 4'e kadar, açıkçası ayaklarıma hakiki anlamda kara sular ininceye kadar dans ettik. Bu arada sigara yasağından klubün bir kısmı sokakta, bir kısmı içerideydi. Bu sigara yasağı iyi olmuş aslında! Arada "hava" almaya çıkabiliyorsun! Gerek içerde gerekse dışarıda enteresan insanlarla tanışma fırsatını yakaladım. Kısaca çok ama çok güzel bir gece daha geçirdik.






Saatler de geri alındı ya, ohhh ne güzel :) Sabah uyandığımda kendi kendime "bu sabah kaçış yok" dedim ve hemen yüzümü yıkayıp parka... Geldiğimden beri ancak bu sabah koşabildim. Yağmur altında da olsa, 7 mil koştum. Şimdi kahve molamı veriyorum. Birazdan yine duş ve hazırlanma ve oradan gecekilerle Berkeley hotele brunch'a...Kendime kocaman bir kahvaltı siparişi vereceğim. Yum yum!!! Oradan da bakalım...





Hava kapalı ve soğuk, ama ben hiç öyle değilim. Yasmin in dediği gibi Londra öyle bir yer ki, uzak da olsa asla kopmayacağın bir şehir...Bunun kıymetini daha da iyi anlıyorum...Bir de Yasmin'in... Herşey güzelde, onun eksikliğinide hissetmiyor değilim. Keşke o da burada olsaydı...Bir daha ki sefere...





Herkese iyi Pazarlar!!!

3 yorum:

Tanya's dedi ki...

aman...Londradan dha cok post yazmışsın hehehe..keyfini çıkar..nubuya da git elin değmişken..

Adsız dedi ki...

I love you. Yazz.

Verda dedi ki...

Tanya, keyfini çıkardım çıkarmasına da, insan gelemk istemiyo ya, neyse sizler varsınız burada...nobuya bir daha ki sefere giderim elbett... Bu sefer zaman yetmedi, fırsat olmadı...

Yasmin, I love you too!