Cuma akşamı evime gitmek istiyorum, ama burada ofiste oturuyorum...Tek bir neden var : Trafik. Neden Cuma akşamları diğer günlerden farklıdır? Herkes aynı anda Cuma akşamı eve gitmek isterken, diğer günler istemezler mi? Trafikte oturup, dünyanın en pahalı benzinini öylece yakmak istemiyorum, bir de nedense trafikte psikolojik açıdan herkes kendini çok üstün görüyor ya, kendini herkesle eşit hissediyor ve her önüne gelene küfür etme özgürlüğünü hissedebiliyor ya, o yüzden bu deliliğin içine girmektense ofisimde oturup, maillerime, web sitelerine bakıp duruyorum...Sakin bir Cuma istiyorum, koşuşturma olmadan, "şu saatte şurda olmam lazım" "trafiği şu saatte atlatırsam, şu saatte orada olabilirim"ler olmadan...
Vito varken trafiğe katlanmak daha zordu; muhakkak en geç 7'de evde olmam lazımdı ki, 8'e kadar yürütüp, üstünü başını toplayıp yemeğini verebileyim...Tüm bu işlerin bitmesi en erken 9'u bulurdu...Programlarımı ona göre yapardım haliyle..."Akşam 8'de yemeğe gidiyoruz!" "Saat 7:30'da hazır ol seni alıyorum" " Ofis çıkışı balık yiyelim" "Atlayalım uçağa güneye gidelim" tüm bunlar hayaldi... Bir gün şikayet etmedim... O kadar seviyorum çünkü Vito'yu...Yemeğini yedikten sonra Vito duşa girdiğimi görünce anlardı dışarı çıkacağımı... Hazırlanırken yanımda yatar, öyle üzgün gözlerle beni incelerdi...Ben de farklı değildim. Kapıdan çıkarken bakmak istemezdim gözlerine, içim sızlardı...Ama tüm bunların en keyifli yanı gece eve geldiğimde beni heyecanla bekleyen birinin olması... Bayılırdım gece gelip ona sarılmaya...
En sevdiğim ayın içindeyiz. Mayıs ayı güzel bir ay...Bugün öğlen de bunu doyasıya hissettim. Oturduğum yer Anavutköy'e çok yakın, daha önce hiç gitmediğim bir yere öğle yemeğine gittim. Bir kaç arkadaşım ile gittiğimizde 12'yi biraz geçiyordu. Öğleden sonra üç buçuktu ofise döndüğümde.... Buz gibi bir bira, ızgara levrek, müzik, pofuduk koltuklar, deniz havası ve hoş sohbet...Pazar gününü planladık. Hava sıcaklığı 30'a geleceği için denize girelim dedik. Artık Pazar günü denize girer miyim bilmem, ama umarım güzel bir gün olur...Cumartesi günü de kafadan güzel geçecek; bir de tuttuğum takım Beşiktaş, Fenerbahçe'yi yenerse...
Vito varken trafiğe katlanmak daha zordu; muhakkak en geç 7'de evde olmam lazımdı ki, 8'e kadar yürütüp, üstünü başını toplayıp yemeğini verebileyim...Tüm bu işlerin bitmesi en erken 9'u bulurdu...Programlarımı ona göre yapardım haliyle..."Akşam 8'de yemeğe gidiyoruz!" "Saat 7:30'da hazır ol seni alıyorum" " Ofis çıkışı balık yiyelim" "Atlayalım uçağa güneye gidelim" tüm bunlar hayaldi... Bir gün şikayet etmedim... O kadar seviyorum çünkü Vito'yu...Yemeğini yedikten sonra Vito duşa girdiğimi görünce anlardı dışarı çıkacağımı... Hazırlanırken yanımda yatar, öyle üzgün gözlerle beni incelerdi...Ben de farklı değildim. Kapıdan çıkarken bakmak istemezdim gözlerine, içim sızlardı...Ama tüm bunların en keyifli yanı gece eve geldiğimde beni heyecanla bekleyen birinin olması... Bayılırdım gece gelip ona sarılmaya...
En sevdiğim ayın içindeyiz. Mayıs ayı güzel bir ay...Bugün öğlen de bunu doyasıya hissettim. Oturduğum yer Anavutköy'e çok yakın, daha önce hiç gitmediğim bir yere öğle yemeğine gittim. Bir kaç arkadaşım ile gittiğimizde 12'yi biraz geçiyordu. Öğleden sonra üç buçuktu ofise döndüğümde.... Buz gibi bir bira, ızgara levrek, müzik, pofuduk koltuklar, deniz havası ve hoş sohbet...Pazar gününü planladık. Hava sıcaklığı 30'a geleceği için denize girelim dedik. Artık Pazar günü denize girer miyim bilmem, ama umarım güzel bir gün olur...Cumartesi günü de kafadan güzel geçecek; bir de tuttuğum takım Beşiktaş, Fenerbahçe'yi yenerse...
4 yorum:
OLEYYY..BENDE BJK'LIYIM..BU GÜNÜN GÜZEL GEÇECEĞİ GARANTİLİ SAYILIR..EE NEDE OLSA BERABER OLACAĞIZ..GİYDİM SHORTUMU,YEDİM TOSTUMU BEKLİYORUM SENİ..HA BU ARADA BU GÜN CMTESİ..
Of of of Verda,Arnavutköy mü dedin?
Izgara mı dedin?
Bira mııı?
Yanında da bol patates kızartması.....
Of of of ki ne offff :)))))
Verda tekrar merhaba,
Sabah blogunuzla tanıştığımdan beri işten güçten fırsat buldukça yazılarınızı ilk yazından bugüne doğru okumaya başladım.
Tuhaf bir hisse kapıldım şu an : yazı yoluyla arkadaş oldum sizle ben. Ben de beşiktaşlıyım, ben de Phantom of the Opera hastasıyım. Ben de köpekleri çok severim, gerçi evde bir kedi oğlum var ama imkanım olsa köpek, kuş, balık, kertenkele hepsinden isterim.
Kendinize iyi bakın, güzel yazılar yazmaya devam edin.
Sevgiler,
Yorum Gönder